İKİ UÇLU BOZUKLUK NEDİR?
Türkçesi iki uçlu bozukluk olan bu terimi biz daha çok “manik depresif bozukluk” ya da “bipolar bozukluk” olarak duymuşuzdur.
Hastalığın temelinde, iki ayrı uçtaki duygusal boyut arasında meydana gelen ani geçişler yatar. Mani ve depresyon dediğimiz bu iki uçta kişinin gidip gelmesi sebebiyle kişinin tavırlarında ve psikolojisinde ciddi dengesizlikler ortaya çıkabilmektedir.
Mani dönemleri genelde ani bir şekilde başlar ve ne kadar sürdüğü ile ilgili kesin bir kanı yoktur.
Bu dönemde kişide görülenleri; yersiz ve abartı coşku ile neşe hali, uyku süresi ve isteğinde azalma, çabuk dağılan dikkat, aşırı konuşma ve konular arasında ani geçiş yapma, kendisini sıkıntıya sokacak ciddi kararlar alma, abartılı özgüven, normalden fazla olan enerji, aşırı alışveriş isteği veya aniden gelen seyahat aktiviteleri, yeme içme alışkanlıklarında düzensizlik ve kişisel bakım ihmali, para harcama dürtüsü, abartılı fiziksel aktivite durumu, sesler duyma veya halüsinasyonlar görme hali olarak özetleyebiliriz. Tam tersi olan depresyon dönemi ise süre olarak daha uzun sürebilmektedir.
PEKİ BU DURUMDA KİŞİDE NE GİBİ BELİRTİLER GÖRÜLÜR?
Dikkati toplama ve kavrama güçlükleri, aniden gelen aşırı ümitsizlik ve üzüntü durumları, uykuya dalmada güçlük veya kabuslar görme, iştahın azalması ya da normale göre aşırı artması, yapılan hiçbir şeyden zevk alamama hali, kendini suçlu ve değersiz hissetme, sık sık akla ölüm ve intihar düşüncelerinin gelmesi, enerji kaybının yaşanması, sebepsiz sindirim problemleri ve fiziksel ağrılar, içe kapanma, regl döneminde düzensizlikler, iletişim kurmak istememe hali ve cinsel isteğin azalması şeklinde özetleyebiliriz.
Mevsimsel olarak bahar veya yaz aylarında hastaların genel olarak coşkun ve yüksek olduğu zamanlar iken; kış ayları ise hastanın daha çok düşük ve çökük olduğu dönemlerdir.
Özellikle mevsim geçişleri hastaların ruhsal problemlerini tetiklemekte, saldırganlıklarını ve taşkınlıklarını ya da kendisine zarar verme dürtülerini artırmaktadır.
Kimi hastaların duygu geçişleri arasında uzun aralar görülürken kimi hasta ise çok kısa süreler içerisinde bu geçişlere maruz kalmaktadır. Gün içerisinde dahi psikolojik anlamda dengesizlikler yaşayabilmektedirler.
Kimi hastaların duygu geçişleri arasında uzun aralar görülürken kimi hasta ise çok kısa süreler içerisinde bu geçişlere maruz kalmaktadır. Gün içerisinde dahi psikolojik anlamda dengesizlikler yaşayabilmektedirler.
MANİ VE DEPRESYON BELİRTİLERİNİ AYNI ANDA YAŞAMAKTADIRLAR…
Kısacası geçişlerden ibaret olan bipolar bozukluklarda “manik” olarak adlandırdığımız dönem hastanın çok enerjik, yüksek, aşırı özgüvenli, yaşamı seven ve neşeli olduğu dönemleri kastederken; “depresyon” dediğimiz dönem tam tersi olarak hastanın kendini dibe vurmuş hissettiği, sık sık intihar düşündüğü, kendini değersiz ve itibarsız olarak gördüğü dönemi kasteder.
Hastalar genel olarak bahsettiğimiz duygu değişimlerini yaşasalar da kimi zaman karma dediğimiz “mikst” sürecini de yaşarlar. Mikst döneminde ise mani ve depresyon belirtilerini aynı anda yaşamaktadırlar.
Hastalar genel olarak bahsettiğimiz duygu değişimlerini yaşasalar da kimi zaman karma dediğimiz “mikst” sürecini de yaşarlar. Mikst döneminde ise mani ve depresyon belirtilerini aynı anda yaşamaktadırlar.
Genellikle 18-24 yaş aralığında yoğun olarak rastlanan bipolar bozukluğun kesin ve net sebepleri olmamakla birlikte genetik faktör oldukça etkilidir. Ailede ve genlerinde bu hastalık bulunmayan kişinin bu durumu yaşama ihtimali %1-2 iken ailesinde daha önce aynı durumda olan bireyler varsa kişinin bu rahatsızlığı yaşama ihtimali %8 lere çıkabilmektedir. Bu sebeple genetik faktörün etkisi azımsanamayacak kadar fazla.
Bipolar bozukluk yaşayan kişinin bunu yaşamasında hiçbir hatası veya suçu olmamakla birlikte bu durum, diğer hastalıklar gibi “tıbbi” bir hastalıktır. Bu hastalığa beyinde iletilen sinyallerde meydana gelen problemler de sebep olabilmektedir ve bu durum kişinin özellikle psikolojik ve ruhsal durumunu etkilemektedir.
Tedavisi için ise sadece ilaç tedavisi uygulamak yeterli görülmez. İlaçla birlikte psikoterapiler uygulanmalıdır. Psikoterapiler erken teşhis ve çözüm için de önemli faktörlerdir. Kişinin günlük rutinlerinin olumlu anlamda değişmesi, beslenme ve uyku düzeninin gerçekleşmesi, stresle başa çıkabilmesi için motivasyonunun sağlanması, alkol veya madde kullanımı içerisinde bulunduğumu durumu olumsuz etkileyeceği için engellenmesi amacıyla çaba sarf edilir.
YETERLİ GÖRÜLMEDİĞİ TAKTİRDE, HASTANIN BELİRTİLERİ ÇOK ŞİDDETLİ ŞEKİLDE NÜKSEDEBİLİR…
Hastayı olumlu etkileyecek aktivitelere yönlendirilir, olumlu düşünmek ve karamsarlıktan kurtulmak amacıyla psikolojik terapiler gerçekleştirilebilir.
Yeterli görülmediği taktirde, hastanın belirtileri çok şiddetli şekilde nüksedebilir, intihar ve kendine zarar verme ya da başkalarına karşı saldırganlık isteği önlenemeyecek duruma geliyorsa hasta, yatıştırılmak amacıyla hastaneye yatırılmalıdır.
Yeterli görülmediği taktirde, hastanın belirtileri çok şiddetli şekilde nüksedebilir, intihar ve kendine zarar verme ya da başkalarına karşı saldırganlık isteği önlenemeyecek duruma geliyorsa hasta, yatıştırılmak amacıyla hastaneye yatırılmalıdır.
Her rahatsızlıkta olduğu gibi bipolar bozuklukta da erken teşhis oldukça önem arz etmekte ve belki de belirtiler henüz başlangıç aşamasındayken önlenebilmektedir. İleri yaşlarda görülme sıklığı az olsa da çevresel ve genetik faktörler sebebiyle 7’den 70’e her insanda görülme olasılığını unutmamak gerekir…
Makale: Merve Çört
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.