30 Aralık 2020 Çarşamba

BÜYÜK RESET KAPIDA DİYORLAR, PEKİ YA (RESET) ÇOKTAN ATILDIYSA?


Great Reset atılacak diyorlar, Büyük reset kapıda diyorlar, manşetlere yazıyorlar, Dünyaca ünlü Time dergisinin kapaklarını süslüyorlar, aslında zaten yapılmış olan birşeyin rüzgarıyla bile sizi korkutabiliyorlar...


Çok uzağa gitmenize gerek yok, 2018 yılının ekim ayında Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta ile  yapılan 2 dakikalık kısacık bir haberi izleyiniz, şimdi her sene rutin bir şekilde yaşanan grip vakaları nerede? Her sene rutin bir şekilde görülen soğuk algınlıkları nerede? Nerede o şifayı kaptım diyenler? Neredeyse hapşıran kişiyi çekip alnından vuracak bir noktaya getirildik, algımız değişti, düşüncelerimiz değişti, bakış açılarımız değişti, yeni şeyler öğrenmek yerine eski bildiklerimizi hızla unutur ve format atılır olduk, RESET yapıldı ve Akıllar nadasa verildi, bilinçler uykuya yatırıldı, yeni düzene uyum sağlayamayıp gözleri açık kalanlar komplocu, bilim düşmanı, aşı karşıtı, hain mendebur ve dinsiz ilan edildi, oysa ki hepimiz yıllardır zaten din çalışmıyormuyduk? Soru biyolojiden gelince neden topyekün dinsiz ilan edildik? 

Az bilinen gerçeklerin daha çok kişi tarafından bilinmesine vesile olmak günümüzde çok itibar gören birşey değil ama yinede konumuzun odak noktası olduğu için bahsetmem gerekiyor:

GRİP OLUNCA NEDEN ŞİFAYI KAPTIN DERİZ?

Bu işte bir terslik var gibi değil mi? 

Hayır terslik falan yok, grip olmak gerçekten “şifalanmak” anlamına geliyor.

Aslında GRİP; Metabolizmanın ana organları, yani kalp ve beyni tehdit edecek kadar dolması sonucu kendini temizlemek için tüm vücudu kontrollü çalıştırması demektir. 

Gribin bizi yatak döşek yatırmasının sebebi aslında vücudun ''yaşam destek sistemi hariç'' geriye kalan tüm enerjisini bu temizlik esnasında maksimum kapasiteyle kullanmasından kaynaklanmaktadır.

Grip sırasında vücut;

HALSİZLİK YAPARAK; Vücudun harekete ayırdığı enerjiyi toksin yakımına yönlendirir. Bu sebeple gripken bolca dinlenin ki temizlik rahatça yapılabilsin.

İŞTAHI KESEREK; Sindirim organlarındaki kireçlenme, iltihaplanma, iç zar ve kaslardaki (ağız, mide vs.) bakım onarımı sağlar. Sindirim yerine onarımla ilgilenmesi gerektiği için metabolizmayı besin girişine kapatıyor.

ÖKSÜRÜK, BALGAM VE GENİZ AKINTISI YAPARAK; Beyne giden tüm üst solunum yollarını temizliyor. Bunun engellenmesi, içeride toksik atık kalması anlamına gelmektedir.

İSHAL YAPARAK; Beyninizden aşağıya doğru inen tüm toksinleri boşaltım yolu ile atıyor ve bağırsakları onarıyor.

Grip olmak güçsüz düşmek değil, güçlenmek için imtihan vermektir aslında. Hemen ilaca sarılıp panik yapmayın...

O anda vücudumuzun tek ihtiyacı ise ilaçlarla engel olunması yerine, bol dinlenme ve sıvı tüketimi ile desteklenmektir.

Atalarımız tüm bunları biliyormuş ve onun için grip olanlara ŞİFAYI KAPTIN demeyi tercih etmişler.........

Neredeyse her konuda işi ustasından öğrenmeniz çok önemlidir,

Bu konuyla ilgili size Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'yı referans gösterebilirim.

 

Muhtemelen 2020 yılının son paylaşımını yapıyorum, Hepimiz 2021 ye merhaba demeye hazırlanırken çoğumuz ''Birtakım insanlar tarafından bedbahtlaştırılmış'' yıldan çıkıp bir sonraki yıla girmenin sevinç, coşku ve heyecanını yaşayacağız, Müslüman noel kutlamaz diyen bir kesiminde beni takip ettiğinin farkındayım o yüzden küçük bir dipnot düşmek istiyorum, Noel tarihi 25 Aralıktır, 31 aralık gecesi ise eski yıla veda, yeni yıla merhaba anlamına gelmektedir, ''ÖYLE DEĞİL AMA'' diyelim ki İsa'nın doğum günü kutlanıyor, Hz. NUH'un aşuresini, Hz. İBRAHİM'in kurbanını kutlayan bir inanç sistemi ALLAH'ın yolladığı bir başka peygamber olan Hz. İSA'yı neden dışlasın? Bu konudaki yaygın görüşün kaynağını hiç sorguladınız mı? Lütfen Sorgulayın ve bir an evvel gözünüzü açın...    

Eskiden Çin’de, idam mahkûmlarının son gecelerini hep birlikte neşe içinde geçirmelerine izin verilirmiş. Mahkûmlar, cellât da aralarında olmak üzere, hep birlikte sabaha kadar şarkılar söyler, en sevdikleri yemekleri yer ve pirinç rakısı kadehlerini peş peşe yuvarlayıp mutlu olurlarmış. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, cellât, ansızın hareketlenip palasını çeker ve hafiften çakırkeyif mahkûmların kellesini, tırpanla başak biçer gibi alıverirmiş.

Yine böyle bir infaz ayininde, mahkûmlar, sabahın ilk ışıklarına kadar pek güzel eğlenmişler, şarkılar söyleyerek yiyip içmişler. Derken güneşin ilk ışıkları dağların arasından görünmüş. Fakat hiçbir şey olmamış!

Mahkûmlardan biri cellâda sormuş: “İnfaz neden gecikti?”

Cellât, “Gecikmedi ki,” demiş.

“Fakat kellelerimiz yerli yerinde duruyor” diye diretmiş mahkûm.

“Size öyle geliyor,” demiş cellât, palasına bulaşan kanı göstermiş mahkûma.

Dehşete kapılan mahkûm, “Nasıl yani?” diye mırıldanmış.

“Ben çok hızlıyımdır,” demiş cellât.

“Ayağa kalktığın anda, kellen kucağına düşecek…”

Kıssadan hisse şu ki… Kelleniz çoktan gitmiş olabilir ! Ancak siz bunu henüz fark etmemiş olabilirsiniz… Bir şey olmuş, ama siz olan şeyi henüz idrak edemediğiniz için OLMAMIŞ GİBİ davranıyor olabilirsiniz ve kellenizin de hâlâ yerinde olduğunu sanıyor olabilirsiniz…

Anlayacağınız, GERÇEĞİ anlayabilmeniz için bir an evvel ayağa kalkmanız gerekiyor....

Dimitrov Tesla 30 Aralık Çarşamba 2020

10 Ekim 2020 Cumartesi

İYİ AMA ÖLÜLER VAR

Birinci Dalga

İkinci Dalga
Üçüncü Dalga
Dördüncü Dalga
Beşinci Dalga
.
.
.
Yüzüncü Dalga
.
.
.
Hayata böyle sayı ve dalga üzerinden bakarsak o dalgaları biz çağırmış oluruz. "İyi ama ölüler" var diyenler, sayıya göre inanç oluşturanlar "niye ?" sorusunu sormadıkları için, sayı duydukça inandıkları için sistem de onlara daha çok sayı açıklayıp daha çok inandırıcı olmak isteyecektir. Yani, sen yalanlara sayı üzerinden inandıkça yeni dalgaları kendin çağırıyorsun. Küresel Çete insanların inanmadığını, dolap çevirdiklerini anladıklarını görse yeni dalgaları piyasaya sürecek ortam bulamaz.

"İkinci Dalga" reklamları başladı bir süredir. "Daha korkunç olacak" diyorlar çünkü daha korkunç olması ve algılanması için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü dertleri 2021'i Aşı Yılı olarak ayarlamak. tek dertleri bu.

"İnsanlar ölü sayısına göre inanç geliştiriyor o halde onlara daha çok ölü sayısı açıklayalım" diyeceklerdir. Mantık bu aslında. Bunlara inanmakla o yeni dalgaları toplum kendisi çağırıyor, adeta davetiye gönderiyor.

Aylardır o kadar "tedbir" aldılar, eve kapattılar, maske taktırdılar, o halde niye daha tehlikeli oluyor bu "ikinci dalgaları", sebep ne yani ? Çünkü buna ihtiyaçları var, sermaye tüm planlarını korkutma üzerine kurdu, senin benim görevim de korkmak, ekrandan ölü sayısı izleyip ama "bunlar niye ölüyor, asıl sebebi nedir " diye sormadan sadece ve sadece korkmak.

Aslında pek çok doktor oynanan oyunu açıkladı, tanı kitlerinden tutunda yanlış kayıtlara, yanlış tedavilere, medya manipülasyonlarına kadar.

Sonuç nedir ?
Toplumun bir kısmı oyunu gördü, yalanları fark etti ama bir kısmı hala tek soru soruyor "iyi ama niye ölüler var". Başka sorusu yok bu düşünmeyen kesimin, araştırmayan kesimin. İşte bu kesim yeni dalgayı davet ediyor aslında. Küresel sermaye bu kesime oynuyor. "Dur şunlara daha çok ölü sayısı açıklayalım da bize daha çok inansınlar"

Gökyüzünde Chemtrail neden çalışıyor, diye sormuyor bu toplum kesimleri

5G baz istasyonları madem salgın var niye şimdi kuruluyor, diye sormuyor bu toplum kesimleri

Elon Musk'un baz istasyonu taşıyan binlerce balonu atmosferde ne dolap çeviriyor, Afrika üzerinde neden yoğunlaşıyor, diye sormuyor bu toplu kesimleri

KAWAZAKİ hastalığı ile çocuklar üzerinden korona bağlantısı neden kuruluyor, diye sormuyor bu toplum kesimleri

"Birinci Dalga" dedikleri ölümlerde yapılan yanlış tedavi eleştirilerinin ölümlere etkisini sormuyor bu toplum kesimleri

Solunum cihazının ölümlere katkısının olduğunu söyleyen uzman tıpçılara neden açıklama getirilmediğini sormuyor bu toplum kesimleri

Tanı kitlerindeki belirsizliği, pozitif-negatif kaosunu sormuyor bu toplum kesimleri

Ölenlerin çoğunun yaşlı ve altta yatan başka sağlık sorunları olduğunu sormuyor bu toplu kesimleri

Maske takmanın oksijen azlığına neden olacağını sormuyor bu toplum kesimleri

Chemtrail'in D-Vitamini eksiliğini başlatıp bağışıklığı düşüreceğini sormuyor bu toplum kesimleri

5G'nin bağışıklık sistemini zayıflatacağını sormuyor bu toplum kesimleri

Diğer hastalıklardan yüzbinler ölürken niye sadece koronayı konuştuklarını sormuyor bu toplum kesimleri

Grip de pandemiyse ve ondan da her yıl yüzbinler ölüyorsa şimdi ondan niye hiç bahsedilmediğini sormuyor bu toplum kesimleri

Küresel Sermaye Medya'sının sürekli yalan söyleme huyunun olduğunu

VARSA YOKSA ÖLÜ SAYISI'nı soruyor bu toplum kesimleri. Ne kadar ölü sayısı açıklanırsa o kadar inanırım mantığını oluşturuyor ve bu zaafa güvenen Küresel Sermaye de "tamam, sen gayet güzel inandın, şimdi sana daha çok sayı açıklayım, sen bana daha çok inan ve daha çok korkup aşılarıma, kurallarıma razı ol" diyor.

Bunlar, kendi planlarına razı etmek için İKİZ KULELERİ yıkmış insanlar, binlerce insanın ölümünü planlamış insanlar. Bu çeteye karşı sadece ölü sayısına göre mantık geliştirmek, asıl hedeflerini görmemek kendi elinle kurdukları tuzağa düşmek olur. Sen inandıkça yeni yeni "DALGA" ların gelmesini sağlıyorsun, davet ediyorsun aslında. Senin korkundan, inanmadan, sadece "SAYI"lara göre düşünmeden, asıl soruları sormamandan cesaret alıyorlar.

Bill Gates ve çetesinin yalanlarına inandıkça "İkinci Dalga"yı da, "Üçüncü Dalga"yı da, "Yüzüncü Dalga"yı da daha çok korku ile pazarlarlar. Önce ölümlerin koşullarını hazırlayıp sonra adına "DALGA" derler. Kendi hazırladıkları dalgaları sana pazarlarlar medya bombardımanı ile.

Ama senin sakinleyip rahatlaman için "BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ NASIL DOĞRU ÇALIŞIR ve BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE NELER ZARAR VERİR" diye bilgilendirme yapmazlar. Çünkü korku planlanmıştır bir şeylere razı etmek için.

Sen doğru soruları sorarsan durum değişmeye başlar. Sadece "iyi ama niye ölüler var" dersen onlar da sana kolayca ölü sayısı gösterir. Sen sayı mantığına sıkıştıkça da o kendi planladıkları yeni yeni "DALGALARI" davet etmiş olursun. Korkunla besleniyorlar, korkmana ve diğer soruları sormamana güveniyorlar...


https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=1388261401378240&id=100005831798852


Bu paylaşımlar internetten teker teker siliniyor ve paylaşım sahipleri birtakım cezalar alıyor, bizler bu paylaşımları bu gibi riskleri alarak ve kabullenerek paylaşıyoruz, ceza alana ve paylaşımlarımız silinene kadar ne kadar çok kişiye ulasirsak o kadar iyi, 1 kişi bile uyanırsa bir başkasını kelebek etkisi MUTLAKA devam edecektir.




22 Şubat 2020 Cumartesi

DAHİ ÇOCUKLAR : ATAKAN FURYASI: ”KURBAN” ARAYIŞI

DAHİ ÇOCUKLAR : ATAKAN FURYASI: ”KURBAN” ARAYIŞI

DAHİ ÇOCUKLAR  :DECCAL, PROJE, ŞEYTANIN SURETİ DİYEN VAR.

atakan kayalar - Dahi çocuklar  : Atakan furyası: ''KURBAN'' arayışı
Atakan Kayalar
   ‘’Ülkemizde birkaç gündür bir Atakan furyası ortalığı kasıp kavuruyor, bu konu medyanın gündeminde en üst sıraya yerleştiği için sosyal medyanın kıdemli müfettişleri tabiri caizse sürekli bir ”KURBAN” arayışında olduklarından canını yakacakları, kanını akıtacakları, toprağa kısmen gömüp infaz edecekleri hedefi bulmanın sevinciyle eleştiri, hakaret ve nefret bombardımanını birbiri ardına patlatmaya başladılar, Atakan’a yöneltilen suçlamalar dudak uçuklatacak cinsten, DECCAL diyen var, PROJE diyen var, ŞEYTANIN SURETİ diyen var, 4 yaşında hafız olan çocuk bu kadar konuşulmadı diyen var, geleceğimiz için tehdit oluşturduğunu söyleyen, yılanın başı küçükken ezilmelidir diyen var!!!

OKUYAN BİRİNİ ”TEHdİT” OLARAK GÖREN ZİHNİYET.

unnamed - Dahi çocuklar  : Atakan furyası: ''KURBAN'' arayışı
 Dahi çocuklar 
Çocuk olsun yetişkin olsun, Kadın olsun erkek olsun, okuyan birini ”TEHDİT” olarak gören zihniyetin hangi amaca hizmet ettiğini ve bu kitlenin ortalama Eğitim ve Zeka seviyesini sizlere uzun uzun anlatmama gerek yoktur diye tahmin ediyorum, kitap okuma oranının % 0.1 olduğu bir ülkede hayatı boyunca 5 kitap okumamış insanların daha 11 yaşında 250 kitap okumuş bir çocuğa gözlerini belerterek bakmasını ve onu bir ifrit olarak görmesini yadırgayacakta değilim, ancak toplumsal olarak tepkilerimizi nasıl vereceğimiz konusunda bir altyapıya sahip olmadığımız durumlarda sezgisel olarak yanlış davranış biçimlerini tercih etmemiz kaçınılmaz olmakta, küçük yaşta ”DAHİ” kategorisine dahil edilen çocuklara birkaç örnek vermek gerekirse;

DAHİ ÇOCUKLAR

FARELL WU:
farel wu - Dahi çocuklar  : Atakan furyası: ''KURBAN'' arayışı
12 yaşında Avustralya matematik olimpiyatlarında birinci oldu Wu, Business Insider tarafından dünyanın en zeki çocuklarından birisi olarak gösterildi ve Avustralya’da hiç kimse onu diri diri toprağa gömmeyi teklif etmedi.
WOLFGANG AMADEUS MOZART:
mozart 827x1024 - Dahi çocuklar  : Atakan furyası: ''KURBAN'' arayışı
Avusturyada doğan Mozart ilk bestesini 5 yaşındayken yapmıştı, Babası onun üstün kabiliyetini bütün dünyaya tanıtabilmek için Avrupa’nın başkentlerinde uzun bir konser turnesine çıkardı. Dinleyiciler bu sakin tavırlı küçük çocuğun kabiliyetine hayran olmuşlardı. Mozart her gittiği yerde alkış topluyordu. Viyana’ya, Paris’e, Londra’ya gitti. Londra’dayken keman için 6 sonat besteledi ve ilk senfonisini tamamladı, gittiği hiçbir şehirde ellerinde meşalelerle halk toplanıp onu yakmaya çalışmadı.
AKRİT JASWAL:
Akrit Jaswal: ile ilgili görsel sonucu
Hindistan’da doğup büyüyen 10 aylıkken konuşmayı öğrenen, 5 yaşında Shakespeare okumaya başlayan Jaswal daha sonra tıp bilimine merak salıyor, 7 yaşında yaşadığı yerdeki fakir bir ailenin kızını ameliyat eden Jaswal, 11 yaşında Pencap üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kabul ediliyor ve birçoğumuz daha liseye bile başlamadan Hindistan’ın en genç doktoru oluveriyor, İneğe tapıyor dediğiniz adamlardan bir tanesi bile Jaswal için ”İÇİNDE ŞEYTAN VAR” hadi açıp bakalım demiyor!!!

KENDİ RÖNESANS’INI YAŞAYAMAYAN TOPLUMLARIN DURUMU.

poor ile ilgili görsel sonucu
Bu örneklerden yüzlercesini sıralamak çok basit ancak anlatmaya çalıştığım konunun önermesini anlayabilmek ne yazık ki o kadar basit değil, henüz ülkemiz kendi Rönesans’ını yaşayamadığı için aydınlanma çağına, sanayi ve teknoloji devrimine bir türlü geçiş yapamıyoruz, Atakan’ı üslubu konusunda eleştirenler, bu konuyu lastik gibi uzatıp onu yerden yere vurmak için kullananlar mevcut ve o yaştaki bir çocuğun davranış biçimindeki bu eksikliklerinin zamanla gelişip düzeleceğine ihtimal dahi vermiyorlar, evet annesine olan otoriter ve komut odaklı tavrı yanlış olabilir ama bir yanlış tüm doğruları götürmek için yeterli olmamalı, onun daha bir çocuk olduğunu ve dinimizin ilk emri olan ”OKU”yu muntazam bir şekilde yerine getirdiğini görmezden gelip, onu Ateist ilan edip yerden yere vurmaya çalışanların, imanı olmadan bilgi sahibi olmasının gereksizliğini vurgulayanların tamamının kendi çocuklarının davranış biçimlerini incelemesini ya da kendi ergenlik dönemleriyle kıyaslama yapmalarını önerebilirim.

CADI AVLARI

witch - Dahi çocuklar  : Atakan furyası: ''KURBAN'' arayışı
Arkadaşlar Papa VIII. Innocentius’ un başlattığı Cadı avları 14. yy da kaldı, lütfen kendinize gelin, Aramızda elinde meşalelerle diyanetten fetva bekleyen binlerce kişi mevcut ve çocuğu imha etmek için resmen saatli bomba gibi kuruluyor, birbirlerinin nefretini sürekli körüklüyorlar, bu davranış biçimi bizleri uçuruma sürükler ve ne yazık ki sonumuzu getirir.

 DAHİ ÇOCUKLAR  :ATAKAN’IN DURUMU KRİSTAL ÇOCUK YA DA İNDİGO ÇOCUK

indigo cocuk - Dahi çocuklar  : Atakan furyası: ''KURBAN'' arayışı
Atakan’ın durumu Kristal çocuk ya da indigo çocuk olarak adlandırdığımız bir durumdur ve bu konuyu internetten araştırıp bilgi sahibi olabilirsiniz, Beni tanıyan yakın çevreler Ateist olmadığımı iyi bilirler, mantıklı konuşan ve bilgi sahibi olan her birey Ateist değildir lütfen artık bu konudaki önyargılarınızdan sıyrılın,

EVRİM, KOLLEKTİF BİLİNÇ, ŞUUR HAVUZLARI….

collective minds ile ilgili görsel sonucu

DAMNANT QUOD NON İNTELLİGUNT” ”ANLAMADIKLARI ŞEYİ KINARLAR...”

Yaratıcı gücün insan idrakiyle algılanması çok zor tezahürleri mevcuttur, Mesela ilerimi gidiyor? Geriye mi dönüyor? Yoksa olduğu yerde mi sayıyor tartışıla dursun EVRİM konusu bunlardan biridir, daha önce paylaşmıştım, aynı şekilde Emile Durkheim’ in tarif etmeye çalıştığı KOLLEKTİF BİLİNÇ adını verdiğimiz ilahi ”ŞUUR HAVUZLARI” mevcuttur ve hepimizin bu ortak bilinçle ENERJİSEL BİR BAĞI mevcuttur, yani aslında durum sanıldığı gibi vahim falan değildir.
Farklı olandan bu kadar korkmayın, profilimde Latince “Damnant quod non intelligunt” yazar çevirisi şöyledir: Anlamadıkları şeyi kınarlar…
Kınarlar çünkü farklı olan cahilin gözünde canavardır, korkarlar çünkü anladıkları zaman değişmeleri gerektiğini içten içe bilirler…
Bilgi paylaştıkça çoğalır. Farkındalık bu sayede artar.
Yazan Dimitrov Tesla. 
Sayfa düzenlemesi Arzu Gökyolcu.