Yaradılışın iki temel prensibinden biri olan dişil enerji formunun birincil temsilcisi kadın, tarihsel süreç içinde farklı kültür ve uygarlıklarda çeşitli roller üstlendi; farklı semboller ve adlarla anıldı. Bireysel duyuş ve düşünüş farklılıkları nedeniyle de ‘anne’, ‘dişi’ ve ‘kadın’ kavramları birbirinden ayrıymış gibi algılanarak hepsine farklı gözlerle bakıldı.
Uygarlık tarihinde farklı roller ve kimliklerle anılan kadın eril bakış açısıyla yuvayı yapan dişi kuş, hanım hanımcık olan olarak kabul gördü. Bu kabulun dışında kalan kadın kimliği ise lanetlendi ve çağlar boyunca gerek atasözleriyle gerek deyişlerle çeşitli alay ve aşağılama ifadelerine maruz kaldı. “Kızını dövmeyen dizini döver”, “eksik etek” vb. dendi hakkında mesela. Ama bir de lanetlenme kısmı vardır ki kadınlar; şeytan toplantısına katılan, şeytanla işbirliği yaparak ruhunu satan, çocukları çiğ yiyen yakılması gereken bir cadı olarak görüldü farklı toplumlarda.
Çağların ataerkil kültürü içinde, ezilen, ötekileştirilen, dini ve ucuz ahlaki değerlerin kisvesi altında sömürülen ve susturulan kadın yine de mitolojinin ve edebiyatın en birincil unsurlarından biri oldu. O, bazen sonsuz sulardan çıkıp Ülgen’e yaratma emrini veren Ak Ana’dır, bazen de Adem’in kaburga kemiğinden yaratılıp yasak elmayı yemesi için Adem’i kandıran Havva, ya da tanrıça-bakire-fahişe üçlüsünü kendi içinde barındıran İnanna veya rahat ok kullanabilmek için sağ göğsünü kesen Amazon kraliçesi Penthesilea.
Gelelim Lilith’e…
Cadı, kötü, şeytani bir varlık imgesiyle karşımıza çıkan Lilith arketipi kimi zaman Lilitu bazen de Li-lu olarak anıldı. Lillith’in ilk izlerine M.Ö. 3000’de Sümer Uygarlığı’nda rastlanır. Semitik diller olan Arapça ve İbranice’de “leyl” kelimesiyle benzer bir biçimde, Lilith Sümerce’de ‘lil’ sözcüğüyle ilgilidir. Leyla adının türetildiği geceye ait olan anlamında olan ‘ley’ sözcüğü ile ‘yel’, ‘rüzgâr’ anlamındaki ‘Lil’ sözcüğünden türemiştir. Karanlığın bu dişi tanrıçasının hem Yahudi Halk Kültürü’nde hem de Sümer/Babil mitlerinde benzer özellikler gösteren bir hikayesi vardır. Lilith’e ait özellikler, Babil’in dişi şeytanı Lamatsu’da da görülür. Lilith Sümerce’den Akadca’ya Lamatsu-Lamassu adıyla da geçer.
Yahudi Folkloru’na göre Lilith, Âdem’in ilk karısıydı. Âdem ile eşit yaratılmışlardı ve cennette mutlu bir biçimde yaşıyorlardı. Ancak Âdem bu birliktelikte her konuda söz sahibi olmak istedi. Cinsel ilişki esnasında Lilith Âdem’in altında olmak istemedi ve bunu aşağılayıcı buldu. Lilith ikisinin de topraktan yaratıldığını ve eşit olmaları gerektiğini savundu. Âdem ise kendisini gökyüzüne, Lilith’i ise ürün veren bereketli topraklara yani yeryüzüne benzeterek Lilith’in ona biat etmesini istedi. Bunun üzerine isyankâr, “karanlığın kızı” Lillith, Tanrı’nın söylenmesi yasaklanmış olan adını üç kez tekrar etti ve ortadan kayboldu. Otoriteye ve ataerkilliğe karşı çıkan bu ilahi leydi, feminist kadın arketipi olarak karşımıza çıkar. Hikâye burada bitmez elbette.
Lilith ve Sonrası…
Eşini kaybeden Âdem cennette yapayalnız kalır. O kadar yalnızdır ki Tanrı’ya Lilith’i geri getirmesi için yakarır ve bunun üzerine Tanrı Âdem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yaratır ve Lilith’i bulması için Kızıldeniz’e ‘Senoy’, ‘Sansenoy’, ‘Semangelof’ adlarında üç melek gönderir.
Bu arada Lilith ise şeytani bir varlık olan Şamael (Lucifer) ve onun cinleriyle ilişkiye girmiş ve ondan, birçok çocuk doğurmuştur. Tanrı Lilith’in Adem’in yanına gelmemesi halinde ‘Limlim’ adı verilen çocuklarından her gün 100 tanesini öldüreceğini söyler ve çocukları öldürmeye başlar. Çocuklarının ölümünü kabullenen ancak canı çok yanan Lilith, Havva’nın yeni doğan çocuklarını öldüreceğine dair intikam yemini eder. Ancak ona gönderilen üç meleğe adanan sembolleri yanında bulunduran çocukları yemeyeceğini söyler. (Nitekim geçtiğimiz yıl bütün dünyada satış rekorları kıran ‘Asi Melekler (Angelogy-Danielle Trussardi)’ adlı romanda bahsedilen düşen melekler olarak anılan ‘Nephilim’ de Lilith’in soyundan gelir. (Nefilim-lilim))
Âdem, kaburga kemiğinden yaratılmış Havva ile mutlu mesut bir hayat sürer. Zira Havva Âdem’e biat etmeyi, onun altında kalmayı kabullenmiştir. Ancak biat eden bir varlık bilge olamaz çünkü kendini geliştiremez, başkasına bağlıdır; işte bu yüzden Lillith aslında ‘bilge kadın’ arketipinin de temsilcisidir.
Eril otoriteye boyun eğmeyen, Tanrı’yı ve Tanrı’nın adını bilen, göğe ilk yükselen dişi Lilith’tir. Havva yasak elmayı yemiş, ölümlü olmuştur ancak Lilith ölümsüzdür. Lilith ne olacağını ve ne olmayacağını bilerek Âdem’e boyun eğmemiştir.
Eril otoriteye boyun eğmeyen, Tanrı’yı ve Tanrı’nın adını bilen, göğe ilk yükselen dişi Lilith’tir. Havva yasak elmayı yemiş, ölümlü olmuştur ancak Lilith ölümsüzdür. Lilith ne olacağını ve ne olmayacağını bilerek Âdem’e boyun eğmemiştir.
Lillith, Sümer, Babil ve Pers mitolojilerinde de yılan, baykuş sembolleriyle anılır. Hatta Havva’yı yasak elmayı yemesi için kandıran yılanın da Lilith olduğu söylenir. Efsaneye göre ‘Şeytanın Fahişesi’ Lilith, kız çocuklarını yirmi, erkek çocuklarını sekiz gün içinde öldürür. Sümer Mitolojisi’ne göre ise Lilith, Tanrıça İnanna’nın sol elidir ve dinsel bir ritüel olan Tantra ile anılır.
Al Karısı Efsanesi
Türk Mitolojisi’nde ‘al karısı’, ‘al anası’, ‘al kızı’, ‘al basması’, ‘alacama’, ‘albastı’ olarak adlandırılan olumsuz şeytani kadın figürü ile Lilith arasında önemli benzerlikler vardır. Al karısı ya da Albastı adı verilen bu ‘femme fatale’ dişi doğum sırasında ve sonrasında anne ve çocuklar için büyük bir tehlike oluşturmaktadır efsaneye göre; tıpkı intikam yemini eden Lilith gibi. Bu şeytani figür, keçi, gelin, köpek, tilki, örümcek suretlerinde görünerek bebeği ve anneyi öldürmeye çalışır; yine tıpkı yılan ve baykuş kılığın giren Lilith gibi.
‘Al karısı’, Türk mitlerinde lohusa kadına çeşitli formlarda görünse de; genellikle çirkin, saçları dağınık, gözleri kanlı, tırnakları uzun bazen sarı, kara ve kırmızılar giyen korkunç bir varlık olarak resmedilir. Orta Asya Folkloru’nda ‘jeztırnak’ motifi ile de anılır. Jeztırnak’ın tırnaklarının uzun olmasının sebebi ise bebeklerin ve annenin ciğerini kolayca çıkarıp yiyebilmek içindir. Orta Asya Türkleri’nde lohusayı ‘Jeztırnak’ ya da ‘albastı’nın saldırısından korumak için çağırılan şaman anne bebeğin ciğeri yerine ‘albastı’ya koyun ciğeri verir. Bu yöntemle annenin ve bebeğinin ölmesini engeller.
Türk coğrafyasının farklı yerlerinde lohusa anne ve bebek tek başına bırakılmaz. Bebeğin giysileri geceleri ipe asılmaz, çünkü bebeğin giysilerini gören ‘al karısı’ o evde bebek olduğunu anlar ve Lilith gibi Havva’nın çocuklarına zarar vermeye çalışır. Bu nedenle Anadolu coğrafyasının farklı kültürlerinde bebeğin yatağına sarı ve kırmızı örtüler asılır. Yastığının altına iğne ya da makas benzeri bir metal konulur çünkü ‘al karısı’ demir ve demircilerden korkar. Bebeğe nazar boncuğu takılmasının kökeninde de ‘al karısı’ vardır; çünkü ‘al karısı’ gök boncuktan korkar. Doğum yapan annelerin de kırmızı bant ve taç takmalarının ardında yatan neden ‘al karısı’nın gelmesini engellemektir.
Ay ve Kara Ay…
Azerbaycan’ da ve Anadolu’nun bazı yerlerinde ‘albastı’nın bulunduğu düşünülen yerin etrafına bıçakla çember çizilerek onun etkisiz hale getirileceği düşünülür. Musevi folklorunda ise yeni doğan bebeğin bulunduğu evin duvarına kömürle bir çember çizilir ve Lilith dışarı yazılır. Her iki kültürde de çember ortak motif olarak karşımıza çıkar. ‘Al karısı’ da Lilith gibi cinsel gücünün farkındadır. ‘Al karısı’nın ‘Sarı Albıs’ olarak adlandırılan versiyonu cinselliğini kullanarak erkekleri kandırır. Geceleri şehvani rüyalar gördürerek güçlerinin azalmasına neden olup erkekleri avlar.
Dikkat çeken bir başka önemli nokta ise Yahudi geleneğinde erkek çocukların yedinci günde sünnet edilmesidir. Lilith intikam yemininde erkek çocukları 8. gün öldüreceğini söyler Yedinci gün yapılan sünnet merasiminin erkek çocuğu Lilith’den koruma amaçlı olabileceği varsayılır. Anadolu’nun bazı bölgelerinde devam eden bir geleneğe göre; yeni doğan kız bebeklerin 19. günde yarı kırkı çıkarılır. Bebeğin ve annesinin yıkanacağı suya altın, madeni para, nazarlık atılır. Lilith kız çocuklarını doğduktan 20 gün sonra alacaktır. Bütün bu noktalar sentezlenince farklı kültürlerin ortak sembollerinin kolektif DNA’mızla taşınarak günümüze kadar geldiğini görüyoruz.
Şeytani bir figür olarak resmedilen Lillith’in astrolojik açıdan karşılığı ise doğum haritalarımızda ‘Kara Ay’ olarak karşımıza çıkar. Astroloji’de dişil arketipi temsil eden ‘Ay’ın karşıtı ‘Kara Ay’dır.
Horoskoplarımızda Lilith ruhumuzun gizli kalan yönlerini, bastırdığımız, bilinçaltına ittiğimiz cinselliğimizi ve gizli alışkanlıklarımızı ifade eder. Luna (Ay) ile ifade edilen sembol Havva; Kara Ay ile ifade edilen anne imgesi Lilith’tir. Nart Astrolojisi’nde ise ‘Karan’ adıyla karşımıza çıkan Lilith insanlara verdiği siyah enerji ile bilinir ve ‘doğuramayan’ ‘kör’ anlamlarına gelir. Karan insanları şanla yükseltebildiği gibi trajik deneyimlere de sokabilir.
Sonuç
Aslında Lillith ve Havva, bir kadının farklı yüzleridir. Ataerkil gelenek, Lilith’i yeraltına iterken, biat eden Havva’yı yüceltmiştir. Oysa bir kadında hem Havva’dan, hem de Lillith’ten özellikler vardır. Her kadın kendine sormalı aslında: benim nerem Havva, nerem Lilith? Ruhumda hangisi baskın? Yoksa aslında ikisi birden mi?
Makale: Volkan Burnaz Galaksiarsivi.com
Kaynak: www.derki.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.