Affetmek… Birini ya da bir şeyi bağışlayabilmek… Bunun ne kadar büyük bir erdem olduğunu hepimiz biliyoruz, değil mi? Elbette, öyle! Yani affetmeyi bilen ve affedebilen insanların yüce gönüllü olduklarını tabii ki hepimiz biliyoruz. Evet, yüce gönüllü! Üzerine basmak istediğim nokta belki de tam olarak bu! Hani kocaman yürekleri olan, kendisine ya da dünyaya yapılan onca kötülüğe rağmen yine de bağışlamayı bilen hayran olunası insanlar! Affedebilenler! Hatta affetmek denildiğinde benim zihnimde oluşan ilk şey ne oluyor, biliyor musunuz? Bağışlamakla bağdaşlaştırdığımı düşündüğüm şey sanırım, şöyle yüzünde kırışıklıkları olan ve içten gülümsemeleriyle dünyaya ışık saçıyormuş gibi görünen yaşlı, bilge insanlar! Peki, affetmek denildiğinde sizin aklınıza gelen şey ne?
Bağışlamayı bilenlerden misiniz, yoksa affetmenin gücünü hala çözemeyenlerden mi? Size birini affetmeniz gerektiği söylenildiğinde, genellikle bunun çok zor olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ya da “affederim” diyor ama yaptığı şeyi hiçbir zaman unutmayacağınızı biliyor musunuz? Birini affettiğinizde ona iyilik yapmış olacağınızı düşündüğünüz için bağışlamanın size göre olmadığını mı düşünüyorsunuz? Eğer bu dediklerim, sizin düşüncelerinizi yansıtıyorsa, o zaman bu yazıyı okumaya gerçekten ihtiyacınız var demektir.
Çünkü çoğu kişi, affetmenin hata yapan kişiye verilen bir hediye olduğunu zannediyor ve affettiği takdirde karşısındaki kişiden daha çok kendisine iyilik yapacağını anlamak istemiyor. Oysaki durum sizin de birazdan farkına varacağınız gibi bunun tam tersi! Yani affetmek kişiyi hiç düşünmediği kadar özgürleştiriyor. Hiç göremediği zincirlerinden kurtulmasını ve kin, öfke, intikam isteği gibi olumsuz duyguların esiri olmamasını sağlıyor. Kısacası affetmenin gücü, insanın üzerinde belki de hiç düşünmediğiniz kadar çok olumlu etki yaratıyor. İsterseniz, bunların ne gibi etkiler olduğunu aşağıdaki alt başlıklarımızda inceleyelim.
Anlamayı Öğrenirsiniz!

Geçmişe Tutsak Olmaktan Kurtulursunuz!

Sakinleşir ve Huzur Bulursunuz!

İnanılmaz Bir Şekilde Güçlü Hissedersiniz!

Gördüğünüz gibi iş yine dönüp dolaşıp size geliyor, yani kendinizde bitiyor. Bana göre bu konuda yapılabilecek en önemli şeyse affetmeyi bir yenilgi, malubiyet, pes ediş olarak görmemektir. Büyüklüğün sizde kalacağı, kendinizle birlikte etraftan da bir sürü övgü sözcükleri duyacağınız bu davranış inanın bana size çok şey kazandıracaktır. Dostlar, kulun hata yaptığını hiçbir zaman unutmayalım ve aynı hataya bizim de düşebileceğimizi aklımızdan hiç çıkarmayalım. Kısaca bırakın kini ve nefreti…
https://paratic.com/affetmenin-belki-daha-once-hic-dusunmediginiz-olumlu-etkileri/
Kişilerin yaşadığı ruhsal ve fiziksel ıstırapların bir kısmı affedememekten kaynaklanıyor. Kişi gerek kendisini gerekse bir başkasını affettiğinde o olayla ilgili zihinsel meşguliyeti ve bu meşguliyet sonucu yaşadığı hırpalanma sona eriyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Barış Önen Ünsalver, affetme güçlüğü yaşamanın kişinin hayatını zorlaştırdığını söyledi. Ünsalver, şöyle konuştu:
“İnsanların yaşadığı ruhsal ve fiziksel ıstırapların bir kısmı affedememekten kaynaklanır. Herkesin başına hiç beklemediği bir anda, kontrolü dışında deprem, trafik kazası, aldatılma, işten çıkarılma gibi olumsuz bir olay gelebilir. Bu tür olayları kimileri unutup geride bırakırken, kimisinin hayatı tümden değişip, yaşadığı acı hayatını yönetmeye başlar.
Geçmişin değiştirilemeyeceğini herkes bilse de zihin hesaplar peşine düşer. Keşkeler, acabalar… “Eşime daha sıcak davransaydım beni aldatmaz mıydı?”, “Eğer yola daha geç çıksaydım o kazayı yapmaz mıydım?”, “İş arkadaşlarım beni kıskanmasaydı işten çıkarılmazdım”, “Üniversitede istediğim bölümü okusaydım şimdi daha mutlu olur ve işimde başarılı olurdum”…
Acınızı bitirmek için affedin
Bu düşünceler affetme güçlüğünden kaynaklanır. Kişi gerek kendisini gerekse bir başkasını affettiğinde başına gelmiş olan talihsiz olayla ilgili zihinsel meşguliyeti ve bu meşguliyet sonucu yaşadığı hırpalanma da sona erecektir. Bu meşguliyetin en kötü tarafı artık her şey geride kalmışken ve kişi hiçbir şey yapamayacak haldeyken zihninin sürekli geri dönmek suretiyle geçmişin acısını bugüne taşıyor olmasıdır. Olay geçmişte kalmış olsa da duygular hep tazedir ve acı bitmek bilmez. Bu yüzden acınızı bitirmek istiyorsanız affetmek işe yarayacaktır.”
Kişinin hiç beklemediği bir anda yaşadığı olay nedeniyle hissettiği öfke, hayal kırıklığı ve üzüntü gibi duyguların normal olduğunu belirten Ünsalver, “Duygu ve düşüncelerinizi kabul etmek, onları izlemek ama eyleme geçmemek sizi iyileştirebilir. Duygu ve düşünceler doğal iken eyleme geçmek haklıyken haksız konuma gelmenize sebep olabilir. Duygu ve düşüncelerinize reddedici ve onları baskılayıcı olmayın. Bazen insanlar öyle hayal kırıklığı yaşarlar ki, kendilerine bunu yaşatan kişilerin yok olmasını, sürünmesini, sevdiklerinin başına kötü şeyler gelmesini hayal edebilirler. Bu hayallerinizden utanmayın, ama o hayallere tutunarak da güçlendirmeyin kendinizi. Canınız yanmışken karşı tarafın da bir bedel ödemesini istemenizin doğal olduğunu kendinize söyleyin ancak ne olursa olsun karşı taraf hiçbir şekilde sizin acınızın bedelini ödeyemeyecektir.
Huzur için Affetmek!
Huzur karşı tarafı affetmek olayı değiştirmez, sizi rahatlatır. Kendinizi affetmek bir daha aynı hatayı yapabilirsiniz anlamına gelmez, hatalardan öğrenip kendinizi geliştirme fırsatı oluşturmuş olursunuz. Karşı tarafı affetmek size yaptığı her neyse onu haklı çıkarmaz. Yaptığı doğru demek değildir. Affetmek sizin huzura ulaşmanız içindir. Affetmekle canınızın neden bu kadar acıdığını anlarsınız, yaşadığınız olaya anlam verirsiniz, kişiselleştirmeyi azaltırsınız. Unutmayın ki asıl huzursuzluk, başınıza 2 gün önce ya da 10 sene önce gelmiş olaydan değil, incinmiş hisleriniz, düşünceleriniz ve bu düşünce ve hisler sonucu oluşan fiziksel düzensizlikten kaynaklanmaktadır.” diye konuştu.
Bazen her şeyi olduğu haliyle bırakmanın hayatın akışını kolaylaştırıp kişiyi uzun vadede daha mutlu bir yere getirebildiğini belirten Ünsalver, şunları söyledi:
“Size acı vermiş olan her neyse onu defalarca zihninizde oynatmak yerine asıl ihtiyacınız olan pozitif hedefleri elde etmenin başka yollarını arayın. Unutmayın ki, iyi yaşanmış bir hayat en iyi intikam yoludur. İncinmiş duygularınıza odaklanıp size bu acıyı vermiş kişinin üzerinizde güç kazanmasına izin vermek yerine, çevrenizdeki sevgi, güzellik ve iyilikleri görmeye çalışın.
Bazen tüm bunları yapamayacak kadar incinmiş olabilirsiniz. Hatta affedemediğiniz için bile kendinizi suçluyor olabilirsiniz. İşte bu durumda bir profesyonelden destek almak gerekecektir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu tedavi gerektiren bir hastalıktır
Bazı olaylar Travma Sonrası Stres Bozukluğu denen bir psikiyatrik sendroma sebep olabilir ve bu sendromun tanısı ve tedavisi için öncelikle bir psikiyatrla görüşmeniz gerekebilir. Yaşanan olayın istemsiz bir biçimde zihinde tekrar edilmesi, o olayı anımsatan durumlardan uzak kalma ihtiyacı, o olayı anımsatan durumlarda zihinsel ve bedensel olarak aşırı uyarılma, gündelik hayata uyum sağlayamama ve sanki zaman durmuş da her şey o kötü olayın anında kalmış gibi hissetmek bu sendromun başlıca belirtilerindendir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu tedavi gerektiren ve hayat kalitesini bozan önemli bir hastalıktır. Bu durumda basitçe affetmek mümkün değildir.
Yaralarınızı deşmeyin!
Affetmek kişisel güçten kaynaklanır. Gözlerinizi acınızdan çekip içinizdeki ve dışınızdaki güzelliklere vererek kendinizi donatırsanız kişisel gücünüz artar. Yaranız ilk anda güçsüz hissettirecektir. İlk anda kendinizi sadece bu yaradan ibaret sanabilirsiniz ancak zamanla hayatın devam ettiğini, deşmedikçe yaranın da kendiliğinden kapandığını ve hatta iyileştiğini göreceksiniz.”
https://indigodergisi.com/2016/01/affet-rahatla-affetmek-ve-onemi-nedir/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.