18 Aralık 2018 Salı

DİSKLERDE SAKLANAN 12 BİN YILLIK MÜTHİŞ SIR


12000 yıllık müthiş bir sır ve bizim Diyanet İşleri

12000 yıllık müthiş bir sır ve bizim Diyanet İşleri




Disk nedir biliyorsunuz. Bilgi depolamaya yarayan manyetik aletler. Bugün bilgisayarlardan cep telefonlarına, televizyonlardan fotoğraf makinalarına kadar günlük yaşamda kullandığımız küçük veri depoları..
Sabit olana harddisk diyoruz.. Taşınabilir olana harici disk, Parmak kadar olana da flash disk.. Bir başka deyimle bellek.. İnsanoğlu bilgisayar disketini 66 yıl önce bulmuş..
Bu buluş teknolojide bir devrim olmuş..
Bugün yazıdan resime, videodan grafiklere, müzikten istatistiklere istediğimiz her şeyi bu küçücük disklere yükleyebiliyoruz..
Artık hepimizin kendimize özel digital arşivleri var..
Peki insanoğlu disketi gerçekten 1950 yılında mı icat etti?..
Tarih 1938 idi..
Çinli arkeolog Pu Tei, Çin ile Tibet sınırındaki Bayan-Kara-Ula dağlarında bir mağarada 716 adet taştan disk buldu..
Hepsi milimetrik olarak aynı incelikte, aynı geniştikteydi..
Hepsinin ortası delikti.
Bugün kullandığımız bilgisayar disklerine benziyorlardı..
Karbon testinde taş disklerin 12.000 yıl öncesine ait olduğu anlaşıldı..
İşin garibi tüm disklerin üzerinde ancak mikroskopla görülebilen işaretler ve hiyeroglif yazılar vardı..
Ne yazdıklarını çözmek tam 24 yıl sürdü..
Araştırma yapan ekip neler yazdığını raporla Akademiye sundu.. Ancak Pekin Tarih Öncesi Akademisi sürpriz bir kararla taşlarda neler yazıldığına ilişkin bilgileri gizledi.. Yıllar sonra Prof.Tsum Um Nui’nin başkanlığında akademisyenlerden kurulu bir araştırma komisyonu da taş diskler üzerine kapsamlı bir araştırma yaptı.. Komisyon 1963 yılında ayrıntılı bir raporu yazdı.. Ancak bu rapor da hemen arşive kaldırıldı..
Aradan 4 yıl geçti.. Yıl 1967 idi.. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin saygın bilim dergilerinden Sputnik, felsefe öğretmeni ve SSCB Bilim Akademisi Edebiyat Enstitüsü asistanı Vjatschevlas Zaitsev’in bir araştırmasını yayınladı..
Araştırma Çin’de bulunan taş disklerle ilgiliydi..
Prof. Nui’nin raporunu izleyen araştırma, yuvarlak taşların binlerce yıl önce uçan gemilerle uzaydan gelen yaratıklarla ilgili bilgiler verdiğini anlatıyordu..
Arkeologlar mağarada taş disklerin yanında bir çok insan iskeleti de bulmuştu.
İskeletler koca kafalı ve ortalama 1 metre 30 santim boyundaydı..
Bunlar kendilerine Dropas diyen insanlardı..
Diskleri saklayanlardı..
O nedenle bu taştan disklere bugün arkeolojide ” Dropas Taşları” denmekte..
12 bin yıllık disklerde tam olarak neler yazdığı hala bir sır perdesi.

Genetik disklerin esrarı:

Genetik Disk

Bu olağanüstü arkeolojik keşif, modern bilim insanlarının yalnızca mikroskoplar aracılığıyla gözlemleyebildikleri objeleri ve süreçleri betimliyor. Kulağa inanılmaz gelse de, ‘genetik disk’, insan embriyosunun oluşumunu ve gelişimini anlatıyor. Bunun yanı sıra, görseller arasında, insan kafasının gerçekten tuhaf bir versiyonu bulunuyor. Bu disk, inanılmaz güçlü bir materyalden yapılmış. Bu maddenin nasıl üretildiğini hiç kimse bilmiyor; çünkü teorik olarak, antik bir toplumun, bu materyali kullanabilmesi imkânsız.

Kolombiya’nın en ünlü endüstriyel tasarımcısı ve mimarı olan Profesör Jaime Gutierrez, ülkesinde halihazırda yüzlerce yıllık olan garip eserler topluyor. En önemli parçası, Genetik Disk diye isimlendirilendir. Burada Lidit denilen çok sert bir taş türünden yapılmış bir disk görüyorsunuz. Hemen hemen granit ile aynı sertliğe sahiptir; ancak liditin yapısı yapraklardan oluşur; bu nedenle günümüzde aynı malzemeden aynı diski üretmek bütünüyle imkansızdır.
Bu diskin çapı 27 santimetredir. Diskin üzerinde normalde mikroskopla görebileceğiniz birkaç şey gösterilmektedir.

Örneğin aşağıda solda, saat 11 yönünde spermlenmiş ve spermsiz birer insan yumurtası görüyorsunuz. Aşağıda sağ tarafta ise, yaklaşık saat 1 yönünde birtakım spemler görüyorsunuz. Sonrasında ise açıklayamadığımız çok garip temsiller bulunmaktadır.
Ancak burada aşağı tarafta İsveçli bir fotoğrafçı tarafından bir kadının içersinden çekilmiş mikroskopik bir fotoğraf vardır ve spermsiz ve spermli yumurtanın bu Genetik Diskteki gibi göründüklerini fark edebilirsiniz.
Ters tarafta üstte çeşitli büyüklük ve yaşta olup en sonunda küçük bir çocuk gibi görünen birkaç cenin temsili bulunmaktadır. Ayrıca levhanın en sonunda yaklaşık saat 6 yönünde kadın ve erkek görüyorsunuz. Bir de sağ tarafta yaklaşık saat 9 yönünde kadın, erkek ve çocuk temsili görüyorsunuz. Fakat tuhaf olan şey, bunların o insan gibi kafaları nasıl temsil ettiğidir.

Bu yazımızı da okuyun:  En Sevdiğimiz Ayyaşlardan Charles Bukowski’nin En Efsane Sözleri
Yıl 1908 idi.. 3 Haziran öğleden sonra.. İtalyan arkeolog Luigi Pernier Yunanistan’ın Girit Adası’ndaki Phaistos sarayın kalıntıları arasından bir kilden yapılmış disk buldu. Diskin iki yüzeyindeki bilinmeyen dilde hiyeroglif yazılar vardı.. Üstelik bunlar el ile yazılmamış, pres benzeri bir teknikle düzeye basılmıştı..
100 yıldan fazla yüzlerce arkeolog, tarihçi, dil bilimci diski inceledi.. Ùzerinde ne yazdığı, neye yaradığı hala bilinmiyor.
Literatüre adı “Phaistos Diski” diye geçti..
Yıl 1900 idi..
Elias Stadiatos adlı bir Yunan süngerci, Antikythera adasının yakınlarında, eski çağlardan kalma bir batığa daldı.. Bu MÖ 87 yılında batmış bir yük gemisiydi.
Geminin taşıdığı yükler arasında, mücevherler, çömlekler, mobilyalar, bronz eşyalar ve amforalar dolusu şarap vardı.
Ama bir şey var ki, o çok ilginçti..
Bir tahta kutu içinde içiçe geçmiş metal çarklardan oluşan bir düzenek..
Yıllarca araştırıldı..
Modelleri yapıldı..
Sonunda bilim insanları ortak bir kanıda birleşti..
“Antikythera Düzeneği” denen bu makina 3500 yıllık analog bir bilgisayardı..
Güneş’in yanısıra Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün hareketlerini gösteriyordu..
Tıpkı, elektronik hesap makineleri icad edilmeden önce hesaplamada kullanılan “facit” adlı mekanik hesap makineleri gibi..
İnsanoğlu tarih boyu geçmişini öğrenmeye çalışıyor..
Arkeoloji, jeoloji, astronomi, fosil bilimi, teknoloji dev adımlarla ilerliyor..
Erişilen milyonlarca bilgi var..
Bazılarının gizemi henüz çõzülmedi..
Bazıları çözüldü ama insanoğlu henüz hazır olmadığı için açıklanmıyor..
Dünyayı yönetenler bu bilgileri en iyi şekilde kullanıyor..
Çünkü bilgi çağındayız..
Bilgiyi elinde tutan hayatı da elinde tutuyor..
… Ve bizim diyanet işleri fetva veriyor..
“Mecbur değilsen kaşını, bıyığını, tüylerini aldırmak günahtır.
Ama psikolojini bozacak kadar kötüyse aldırabilirsin”
Aman psikolojinizi bozmayın..
Kaynaklar:
http://www.kanaga.tv/tr/arkeoloji/genetikdisk.html
http://www.enacayip.com/gizemler/var-olmamasi-gereken-13-arkeolojik-kalinti.html
www.haberhurriyeti.com / SEDAT KAYA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.