2015 yılında Kazakistan’da yaşayan Sayga antiloplarının
neredeyse dörtte biri üç gün içinde öldü.
Nesli tükenme tehdidi altında bulunan
bozkır antiloplarına ev sahipliği yapan Kazakistan, Mayıs ayında yaşanan ve bir
bilim-kurgu filmini anımsatan sahnelerin arkasında ne olduğunu halen çözebilmiş
değil. İnternetteki kaynaklarda, üç gün içinde esrarengiz bir biçimde ölen
antilop sayısı en az 60 bin olarak açıklandı fakat antilopların hangi sebepten
öldükleri konusunda resmi ve bir açıklama yapılmadı ama bu katliamın bir sebebi
vardı.
California yangınının bir amacı vardı.
Yunanistan yangının bir amacı vardı.
2019 yazında Amazon yağmur ormanlarının, kaz dağlarının ve
dünyanın neredeyse 3 te 1 inin yakılmasının ''kulağa hoş gelmiyor ama''
maalesef birtakım nedenleri vardı.
Hemen akabinde Avustralya'da 4 ay boyunca söndürülemeyen
yangınlar belli bir amaç doğrultusunda planlanmış ve körüklenmişti...
Hepimizin bildiği gibi ağaçlar havadaki karbondioksiti emer
ve oksijen üretirler, köklerinden dallarına kadar tıpkı nöral ağlar gibi
birbirleriyle iletişim halindedirler ve insanın biyolojik formuna uyumlu geniş
kapsamlı elektromanyetik sinyaller yayarlar, insan sağlığına yararlı bu
emisyonlar nedeniyle ağaçlarla çevrili doğal bölgelerde yaşayan insanlar,
beslenme alışkanlıklarına dikkat ettikleri taktirde uzun yıllar sıhhatli bir şekilde yaşarlar...
Peki insanların uzun yıllar sağlıklı bir şekilde yaşamaları
sizce kimleri rahatsız edebilir?
Küresel ölçekteki ilaç şirketlerini mi?
Dünya sağlık örgütünü mü?
İnsanlığın yararı doğrultusunda adımlar atıyor gibi görünen
vakıfları mı?
Dünyayı yönettiği söylenen 13 ailenin fertlerini mi?
Bir süre önce Roland Diggelman ın yapmış olduğu itirafı
hepiniz hatırlıyor olmalısınız, ilaç firmalarının neredeyse hepsinin gözünde ne
yazık ki bizler sağlığına asla kavuşmaması gereken birer müşteriden başka
birşey değiliz ve bazılarına göre dünya nüfüsunun hızlı bir şekilde 500
milyonun altına indirilmesi gerekmekte, yanlış anlamayın bunu ben söylemiyorum
GEORGE GUIDESTONES anıtında aynen böyle yazıyor, Dunya nüfusunu 500 milyonun altında
tut! Şuanda yaklaşık 8 milyar insanın yaşadığını varsayarsak, amaçladıkları
şeyin 7 milyardan fazla insanı ortadan kaldırmak olduğunu anlamak hem dehşet
verici hemde akıllara durgunluk veren bir ihtimal...
Bunun için birtakım planlar kuruldu ve göz göre göre
sistematik bir şekilde adımlar atılmakta.
Peki birbiriyle bağlantılı olan ama birtürlü
ilişkilendiremediğimiz bu adımlar nelerdir?
Toplu ölümler suyu zehirleyerek mi olacak?
Hava
hareketleriyle mi?
Yangınla mı?
Haarp ile mi?
Deprem?
Tsunami?
Hangisi?
Uygulamaya koydukları plan maalesef kan donduracak cinsten ve çok etkili,
amaçları bizleri frekans ile öldürmek, herkesin anlayacağı dilden yazmam
gerekirse 5. jenerasyon frekans, nam-ı diğer ''5G ile''
Nasıl mı?
Beşinci nesil mobil ağ ya da kısa adıyla 5G (5th
Generation), yüksek frekans ve yüksek bant genişliği kullanıyor. 10 Gbit hızda ve çok düşük gecikmeye sahip
internet sağlayabilen 5G, 6 ila 300 GHz frekanslarda çalışabiliyor.
Bu da 5G’nin, 4G’den yaklaşık 1000 kat daha
hızlı olması anlamına geliyor. Ancak bu
tarzda yüksek veri transferi yapılabilmesi için 5G baz istasyonlarının 4G’ye
oranla daha sık döşenmesi ve ortalama her 150 metrede bir güçlendirici
antenlerle desteklenmesi gerekiyor. 5G’nin yaydığı radyasyon miktarının
incelenmesi için ortak bildiri yayınlayan Uluslararası EMF (Elektro Manyetik
Alan) Bilim İnsanları Kurulu’nda görevli 240’ı aşkın araştırmacı 5G ile
birlikte insan ve hayvan sağlığının tehlikeye gireceğini söylüyor.
2015 yılında
Kazakistan bozkırlarında aniden ölen 60 binin üzerindeki Sayga antilobunun sır
ölümü ile yazıma başlamıştım, işte bu olay yeni icat edilen bir silahın deneme
atışlarıydı ve teknolojiyi kullanarak ölüm saçmayı kendilerine ilke edinmiş bu
insan müsvettelerinin işiydi.
Daha önceki yazılarımı okuyanlar Chemtrail ve Haarp
konusunda vermiş olduğum ayrıntılı bilgileri hatırlayacaklardır, HAARP ın hala
bir komplo teorisi olduğunu düşünenler ve başını yukarı kaldırıp bizleri hergün
zehirleyen uçakları gördüğü halde Chemtrail ile Contrail i ayırt edebilme seviyesine
dahi gelemeyenler, yazdıklarımdan muhtemelen hiçbirşey anlamayacak, her
kelimemi saçmalık olarak yorumlayıp farketmenizi istediğim tehlikeye gülüp
geçmekle yetinecektirler, onlarda işlerini yapmaya devam edecek, tabiiki ben
de...
Bill Gates 2018 yılında bir konferansta yaptığı konuşmasında:
"Tarihten bildiğimiz bir şey varsa, ölümcül yeni bir hastalık ortaya
çıkacak ve dünyaya hızla yayılacak. 6 ay içinde bir salgın hastalık 30 milyon
insanın ölümüne sebep olabilir." diyor.. Konferansta gösterilen simülasyon
videosunda ise virüsün nerden yayıldığına dikkat edin..
Virüs direkt olarak Çin'in "WUHAN" şehrinden yayılıyor..
Tesadüf veya komplo teorisi olamayacak kadar isabetli bir tahmin
öyle değilmi?
18 Ekim 2019 da Bill Gates Vakfı, Johns Hopkins Bloomberg
sağlık okulu ile Dünya Ekonomi Forumu ortaklaşa New York’ta bir toplantı
yaptılar. Bu toplantıya katılan politikacılar ve büyük şirketlerin yöneticileri
ile sağlık sektörünün sorumluları birlikte, Coronavirüs salgını üzerine bir
simülasyon yaptılar.
Bu öylesine büyüleyici bir simülasyon çalışmasıydı ki Çin’de
Wuhan’da ortaya çıkan koronavirüs salgınından tam 6 hafta öncesine denk
geliyordu!
Böyle şeylere inananlar için bu çok büyük bir rastlantı olsa
gerek.
https://www.facebook.com/dimitrov.tesla/posts/1257319111139137
https://www.facebook.com/dimitrov.tesla/posts/1257319111139137
Bill Gates Vakfı sadece bu toplantıyı düzenlemekle kalmadı
aynı zamanda Koronavirüs salgını üzerine hemen 100 milyon dolar araştırma yapan
ve patent için başvuruda bulunan şirkete para çıkaracağını da ekledi.
Wuhan’da ortaya çıkan koronavirüs için Bill Gates in yıllar
öncesinden patentini alındığını sağır sultan bile duymuştur.
Ne kadarda büyük bir rastlantı öyle değil mi ?
New York’ta düzenlenen bu simülasyon toplantısına kimler
katılmadı ki,
Büyük bankaların üst düzey yöneticileri, Birleşmiş
Milletler’den temsilciler, Johnson and Johnson, büyük medya kuruluşları, Çin ve
Amerikan yönetiminden temsilciler ve daha nice katılımcılar...
Soner Yalçın'ın ''Bize açı lazım'' başlıklı yazısını mutlaka
okumalısınız
Koronavirüs ! Ah Ne Tesadüf !
Koronavirüsü (eski adıyla 2019-nCoV, şimdi COVID-19) hiçbir
kulvarda tartıştırmıyorlar…
Küresel medya ne dayatıyorsa, tek şüphe duymadan mutlak
inanmanızı istyorlar! Oysa dünyada büyük tartışmalar yapılıyor. Mesela:
5G, yeni nesil kablosuz telefon teknolojisi Çin Mobil
Araştırma Enstitüsü (CMRI) tarafından başarıyla tamamlandı. 2020 yılında
dünyada faaliyete geçmesi bekleniyordu.
ABD merkezli küresel medya, geçen yıl ısrarla 5G'nin sağlığa
kötü etkisi olduğunu ve öldürücü kanser-grip benzeri semptomlara neden olduğunu
yazmaya başladı. Şunu da yazdılar: 5G sadece 4G'den sonraki yeni nesil mobil
bağlantı değil; özellikle askeri teknoloji; bir biyolojik silahtı bu…
Ki bunlar yazılırken daha ortada koronavirüs yoktu!
Peki. 5G sunumu için seçilen test şehri hangisiydi;
koranavirüsün ortaya çıktığı Wuhan!
Wuhan, 18-27 Ekim 2019 tarihleri arasında Military World
Games'e ev sahipliği yaptı. Ve etkinlik için 5G'yi ilk kez kullandı.
Aynı gün… 18 Ekim 2019'da New York Johns Hopkins Center,
Dünya Ekonomik Forumu ve (aşı imparatoru) Bill ve Melinda Gates Vakfı ile
ortaklaşa salgın hastalıklar simülasyonu “Olay 201 – Küresel Bir Salgın
Egzersizi”ne ev sahipliği yaptı. Bu simülasyon için hangi virüsü seçtiklerini
tahmin edin? Evet, koronavirüs!
Bağlantıyı henüz kuramayanlar için devam ediyorum.
Rahmetli Aytunç Altindal ölmeden önce bize birçok ipucu vermişti, bu bilgilerin içinde öyle bir bilgi vardı ki parçaları birleştirdiğiniz zaman görduklerinize inanamiyordunuz...
https://m.youtube.com/watch?v=MrLSpIjQ37I&feature=share
Bilim insanları uzun süredir 5G tabanlı kablosuz cihazların oluşturduğu EMF'ye her yerde ve artan
maruz kalmamızla ilgili “ciddi endişelerini” dile getirdiler. “Son zamanlarda
sayısız bilimsel yayın EMF'nin canlı organizmaları çoğu uluslararası ve ulusal
yönergelerin çok altındaki seviyelerde etkilediğini göstermiştir” gerçeğini
ifade ediyorlar.
Etkileri arasında artmış kanser riski, hücresel stres, Mide
bulantısı, Gribal semptomlar,
Şişme, Saç kaybı, İştah azalması, Düşük enerji, Genel
halsizlik, Hasarlı kemik iliği,
Hasarlı organlar, Hafıza kaybı, Derin depresyon, Akıl
karışıklığı, Henüz tespit edilememiş çeşitli Enfeksiyonlar, zararlı serbest
radikallerde artış, genetik hasarlar, üreme sisteminin yapısal ve fonksiyonel
değişiklikleri, öğrenme ve hafıza açıkları, nörolojik bozukluklar ve insanlarda
genel refah üzerindeki olumsuz etkiler, İşlev yitirme ve Ölüm!!!
Bu etkilerin hasarları insan ırkının çok ötesine geçer,
çünkü hem bitkiler hem de hayvanlar için zararlı etkilere dair artan kanıtlar
vardır. Bilim adamlarının 2015 yılında cazibesi yazıldıktan sonra, ek
araştırmalar kablosuz teknolojiden gelen RF-EMF alanlarından ciddi sağlık risklerini
inandırıcı bir şekilde doğruladı, orman yangınları tam olarak bu noktada
devreye giriyor, 5G nin etki alanının kitlesel olabilmesi için ne yazık ki sık
ormanların ortadan mümkün olduğunca kaldırılması gerekiyordu!
Buraya kadar okuyan ve hala yazdıklarımın Komplo teorisi
olduğunu düşünenler için devam ediyorum.
Türkiye’de 5G Altyapısı için Savunma Sanayii Başkanlığı, ASELSAN ve çok sayıda yerli firmanın katkılarıyla yerli baz istasyonu ULAK’ı geliştirdi. ULAK baz istasyonları Türkiye’de halihazırda 500’ü aşkın noktada aktif olarak kullanılıyor, bu rakam size fazlamı geldi? Oyleyse İtalyadaki 5G altyapısı ile karşılaştırmayı bir deneyin, tabi sonrada enfeksiyon vakalarının kabaca bir orantısını kurun, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
"Çinlilere geçen sonbaharda zorunlu aşılar yapılmıştır.
Aşı, Wuhan'da (ve 60Ghz 5G kullanan diğer tüm ülkelerin yanı sıra) kısa bir
süre önce açılmış olan 60Ghz mm 5G dalgalarıyla aktive edilen uzaktan kontrol
edilebilir bir RNA dizilimi içeriyordu." Bir kişi enfeksiyonu atlatmış ve
iyileşmiş olmasına rağmen aradan geçen 5 gün sonunda dahi uzaktan kontrol
edilebilen bu enzimler sayesinde tekrar bitkin düşebiliyor yada yaşam
fonksiyonlarını sonlandıracak şekilde bağışıklık sistemi tamamen savunmasız
hale getirilebiliyordu. Cruise gemisi özel olarak 60Ghz 5G ile donatılmıştı ve
test alanı olarak kullanıldı, Hedef tahtası olarak once lokal alanları kullanan
bu mahlukatların yeni amacı adım adım tüm insanlığa uzaktan suikast yapmaktır.
Dünyanın % 80 i yirmi yıldan uzun süredir chemtrails ile spreylenmiş ve spreylenen bölgelerdeki populasyonun % 96 sının akciğerlerine ihtiyaç duydukları moleküller yerleştirilmiştir, ihtiyaçları olan tek şey daha geniş bir etki alanı için daha
sık dizilmiş baz istasyonları ve dalga boyunu daha güçlü yayabilecekleri daha
açık alanlardır! Vücutlarımızın savunma sistemlerini uzaktan çökertebilecek
teknolojiye ne yazık ki artık sahipler, Bir kişinin organ fonksiyonları, kişiye
ihtiyaç duymadıklarını düşündükleri keyfi durumlarda dahi uzaktan
durdurulabilir. Wuhan, ID2020 QDDR için bir test çalışmasıydı, karşı karşıya
olduğumuz durum uzun zamandır uyguladıkları “Zorunlu aşı” çalışmalarının bir
adım ötesine geçmiştir ve bağışıklık sistemlerimizi toplu halde
çökertebilmelerine yalnızca 1 adım kalmıştır, Bu uygulamanın B planı ve C planı
olan Zorunlu ''Çip'' uygulaması ve
küresel BEDAVA internet yalanını, kaos sonrası kuracakları kölelik düzenini
sağlayabilmek için hep gündemde tutacak ve adım adım her istediklerini bizlere
yaptırmaya çalışacaklardır, yakında çıkacak haberleri bu doğrultuda incelememiz
ve tedbirli olmamız gerekmekte.
CIA yaklaşık 5 sene önce Laboratuvarda sentetik bir virüs
üretti ve patentini aldı daha sonra bunu Çin Laboratuvarina sattı, Çinde ilk 5G
projesi düğmeye basıldığından itibaren insan ve toplu kuş ölümlerinde ciddi
artış görüldü, ancak 5G ne pahasına olursa olsun yürürlüğe girmeliydi ve 5G yi
masum gösterebilmek için HOLİSTİC progmaının bir uzantısı olan COVID projesi ''oldukça zekice'' ortaya atıldı, Gerçekleşen ölümler aslında Coronavirus yüzünden değil,
60ghz bantlık mikrodalga (5G) yüzünden gerçekleşmektedir, 5G Oksijen
molekülündeki elektronlarının hareketlenmesine sebep veriyor ve Hemoglobinin
Oksijen molekülüne tutunmasını engelliyor (yani boğulmaya sebep veriyor).
Ayrıca elektroportasyon yaparak, hücreyi koruyan hücre zarlarının açılmasına
sebep veriyor. Böylece normalde vücudun kendini koruyabildiği çok sıradan, ve
vücutta mevsimsel olarak zaten mevcut olan, soğuk algınlığı virüslerinin
hücreye zarar vermesi için hiçbir engel kalmıyor. Başka bir deyişle 5G vücudun
koruyucu kalkanını tamamen ortadan kaldırıyor. 5G baz istasyonları 6ghz ve
300ghz bant genişlikleri arasında yayın yapma kabiliyetine sahipler. Ve 4Gden
farklı olarak çok daha yoğun bir mikrodalga yayınlıyorlar, teknolojileri
onların bir ışın yolluyormuş gibi belli noktalara yoğun enerji akışı
yapmalarını sağlıyor, bu da şu demek oluyor, bir kalabalık arasında, belli bir
telefon numarası taşıyan kişiye özel daha yoğun mikrodalga yayın yapabilirler.
Bu teknolojiyi kişiye özel suikast amacıylada kullanabilirler, bir stadyum
dolusu insanı 10 saniyede öldürmek için de!!! Bunun ilk denemesini, soğuk savaş
esnasında, Rusyadaki bir Amerikan konsolosluğu üzerinde Ruslar yapmıştır.
Amerikalılar bunu fark edip bilmelerine rağmen konsolos çalışanlarını
uyarmadılar, çünkü sonucu onlar da merak ettiler. Daha sonra konsoloslukta
çalışanların çoğu kanser türevi hastalıklar yüzünden kısa süre içerisinde vefat
etti.
Bilim adamları (13 Eylül 2017) den itibaren 5G'nin potansiyel
ciddi sağlık etkileri konusunda bizleri uyardılar.
5G, kablosuz radyasyona maruz kalmanın zorunlu olarak
artmasına neden olur.
5G teknolojisi sadece kısa mesafelerde etkilidir. Katı
malzemeden zayıf bir şekilde bulaşır. Birçok yeni anten gerekli olacak ve tam
ölçekli uygulama, kentsel alanlardaki her 10 ila 12 ev için antenlerle
sonuçlanacak ve böylece zorunlu maruziyeti büyük ölçüde artıracaktır.
“Kablosuz teknolojilerin giderek daha kapsamlı kullanımı”
ile kimse maruz kalmaktan kaçınamaz.
Çünkü tahminlere göre artan 5G vericilerinin (konut,
mağazalar ve hastanelerde bile) üstüne, 10 ila 20 milyar bağlantı
(buzdolaplarına, çamaşır makinelerine, gözetim kameralarına, kendi kendine
giden arabalara ve otobüslere vb.) hepsi internetin bir parçası olacak. Bütün
bunlarla birlikte, tüm AB vatandaşlarına uzun vadeli RF-EMF maruziyetinde
önemli bir artışa neden olabilir.
41 ülkeden 230'dan fazla bilim adamı, ek 5G yayılmasından
önce elektrikli ve kablosuz cihazların oluşturduğu EMF'ye her yerde ve artan
maruziyetle ilgili “ciddi endişelerini” ifade etmekteler ancak sebebi bilnmeyen bir şekilde ana akım medyada bu endişeler kasıtlı olarak gündeme getirilmiyor.
Bilim adamlarının 2015 yılında yaptıkları birçok çalışma ve araştırma, kablosuz teknolojiden gelen RF-EMF alanlarından ciddi sağlık
risklerini inandırıcı bir şekilde doğruladı. Dünyanın en büyük çalışması (25
milyon ABD Doları) Ulusal Toksikoloji Programı (NTP), EMN'ye maruz kalan
hayvanlarda ICNIRP (Uluslararası İyonize Olmayan Radyasyondan Korunma
Komisyonu) yönergelerinin ardından gelen beyin ve kalp kanseri insidansında
istatistiksel olarak anlamlı bir artış olduğunu göstermektedir. ülkeler. Bu
sonuçlar RF radyasyonu ve beyin tümörü riski üzerine insan epidemiyolojik
çalışmalarının sonuçlarını desteklemektedir. Çok sayıda hakemli bilimsel rapor
EMF'lerin insan sağlığına zarar verdiğini göstermektedir.
Bu sonuçlar RF radyasyonu ve beyin tümörü riski üzerine
insan epidemiyolojik çalışmalarının sonuçlarını desteklemektedir. Çok sayıda
hakemli bilimsel rapor EMF'lerin insan sağlığına zarar verdiğini
göstermektedir.
Vikipedia ya Termit Reaksiyonu yazıp incelemenizi tavsiye ederim.
https://www.facebook.com/dimitrov.tesla/posts/1195366737334375
Vikipedia ya Termit Reaksiyonu yazıp incelemenizi tavsiye ederim.
https://www.facebook.com/dimitrov.tesla/posts/1195366737334375
Dünya Sağlık Örgütü'nün kanser ajansı olan Uluslararası
Kanser Araştırma Ajansı, 2011 yılında 30 KHz - 300 GHz frekanslı EMF'lerin
insanlar için muhtemelen kanserojen olduğu sonucuna varmıştır (Grup 2B).
Bununla birlikte, yukarıda belirtilen NTP çalışması gibi yeni çalışmalar ve cep
telefonu kullanımı ve beyin kanseri riskleri hakkındaki en son çalışmaları
içeren çeşitli epidemiyolojik araştırmalar, RF-EMF radyasyonunun insanlar için
kanserojen olduğunu doğrulamaktadır.
2011 yılında Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) kanser ajansı
olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), 30 KHz - 300 GHz frekanslı
EMF'lerin insanlar için muhtemelen kanserojen olduğu sonucuna varmıştır (Grup
2B). Bununla birlikte, yukarıda belirtilen NTP çalışması gibi yeni çalışmalar
ve cep telefonu kullanımı ve beyin kanseri riskleri hakkındaki en son
çalışmaları içeren çeşitli epidemiyolojik araştırmalar, RF-EMF radyasyonunun
insanlar için kanserojen olduğunu doğrulamaktadır.
EUROPA EM-EMF Kılavuzu 2016 “belirli EMF'lere uzun süreli
maruz kalmanın belirli kanserler, Alzheimer hastalığı ve erkek kısırlığı gibi
hastalıklar için bir risk faktörü olduğuna dair güçlü kanıtlar vardır… Yaygın
EHS (elektromanyetik aşırı duyarlılık) semptomlarının baş ağrılarını
içerdiğini, konsantrasyon zorlukları, uyku sorunları, depresyon, enerji
eksikliği, yorgunluk ve GRİP BENZERİ SEMPTOMLAR!!!. ”
Avrupa nüfusunun giderek artan bir kısmı, bilimsel
literatürde uzun yıllardır EMF'ye maruz kalma ve kablosuz radyasyon ile
bağlantılı olan hastalık belirtilerinden etkilenmektedir.
EHS ve çoklu kimyasal duyarlılık üzerine Uluslararası
Bilimsel Bildirge (MCS), Brüksel 2015, "Mevcut bilimsel bilgimiz ışığında,
ulusal ve uluslararası tüm kurum ve kuruluşları, EHS ve MCS'yi hareket eden
gerçek tıbbi koşullar olarak tanımak için vurguluyoruz. sentinel hastalıkları,
elektromanyetik alan tabanlı kablosuz teknolojilerin ve pazarlanan kimyasal
maddelerin sınırsız kullanımını uygulayan tüm ülkelerde dünya çapında gelecek
yıllarda önemli bir halk sağlığı endişesi yaratabilir.
Tepki vermemek topluma ağır bir maliyettir ve KESİNLİKLE artık bir
seçenek değildir!!!
Biz hala faydalımı yoksa vitaminlimi diye tartışaduralım Avrupada işi uyanan ciddi bir kesim var ve 5G direklerini sabote etmeye başladılar bile:
Önlemler:
İhtiyati İlke (UNESCO) AB 2005 tarafından kabul edildi:
“İnsan faaliyetleri bilimsel olarak akla yatkın ancak belirsiz olan ahlaki
olarak kabul edilemez bir zarara yol açtığında, bu zararı önlemek için önlemler
alınacaktır.”
Karar 1815 (Avrupa Konseyi, 2011): ”Elektromanyetik
alanlara, özellikle cep telefonlarından gelen radyo frekanslarına ve özellikle
de baş tümörlerinden en fazla risk altında olan çocuklara ve gençlere maruz
kalmayı azaltmak için tüm makul önlemleri alın. Meclis, ALARA (makul olarak
ulaşılabilir kadar düşük) prensibinin uygulanmasını ve elektromanyetik
emisyonların veya radyasyonun hem termal etkilerini hem de atermik [termal
olmayan] veya biyolojik etkilerini kapsayan ”ve“ risk değerlendirme
standartlarını ve kalitesini iyileştirmeyi ”şiddetle tavsiye eder. ”.
Nürnberg kodu (1949), 5G'nin yeni, daha yüksek RF-EMF
maruziyeti ile piyasaya sürülmesi de dahil olmak üzere insanlar üzerindeki tüm
deneyler için geçerlidir. Tüm bu deneyler: ”deneyi haklı çıkaran önceki
bilgilere (örneğin, hayvan deneylerinden türetilen bir beklenti) dayanmalıdır.
Ölüm veya sakatlık yaralanmasının meydana geleceğine inanmak için neden olan hiçbir
deney yapılmamalıdır; belki de deneysel hekimlerin de denek olarak görev
yaptıkları deneylerde.” (Nürnberg kodu p.3-5). Daha önce yayınlanan bilimsel
çalışmalar, gerçek sağlık tehlikelerinde “inanmak için öncelikli bir neden”
olduğunu göstermektedir.
Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), radyasyonun DSÖ / ICNIRP
standartlarının altında olmasına rağmen “günlük cihazlardan yayılan radyasyon
riski” konusunda uyarıyor. AÇA ayrıca şu sonuca varıyor: ”Geçmişte ihtiyati
ilkenin kullanılmamasının birçok örneği var, sağlık ve çevrelerde ciddi ve çoğu
zaman geri dönüşü olmayan bir hasara yol açmıştır. Hem uzun vadeli maruz
kalmalardan kaynaklanan 'ikna edici' kanıtlar ve bu zararın nasıl oluştuğuna
dair biyolojik anlama mekanizması bulunmadan önce zararlı maruziyetler yaygınlaşabilir.
”
Mevcut ICNIRP ”güvenlik yönergeleri” geçersizdir. Radyasyon
ICNIRP "güvenlik yönergelerinin" altında olmasına rağmen, yukarıda
belirtilen tüm zarar kanıtları ortaya çıkar. Bu nedenle yeni güvenlik
standartları gereklidir. Yanıltıcı yönergelerin nedeni, “ICNIRP üyelerinin
telekomünikasyon veya elektrik şirketleri ile ilişkileri nedeniyle çıkar
çatışması, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon için Kamu Maruz Kalma
Standartlarının düzenlenmesini yönetmesi gereken tarafsızlığı zayıflatır.
Kanser risklerini değerlendirmek için tıpta, özellikle onkolojide yetkin bilim
adamlarını bu konuya, toplumun geleceği için dahil etmek gerekir. ”
EMF ile ilgili mevcut ICNIRP / WHO yönergeleri, ''RF-EMF
maruziyetinin insan sağlığı ve güvenliği ile ilgili etkisi maruz kalan dokunun
ısıtılmasıdır.” Ancak, bilim adamları, ICNIRP yönergelerinin çok altındaki
radyasyon seviyelerinde ısıtılmadan (“termal olmayan etki”) birçok farklı
hastalık ve zararın ortaya çıktığını kanıtladılar.
Nisan
2018'de, Çin'in Hubei eyaletinin web sitesinde yapılan resmi bir açıklamada ,
yaklaşık 11 milyon nüfusa sahip Wuhan şehrinin 5G'nin konuşlandırılması için
pilot bölge olacağı açıklandı:
5G
telekomünikasyon inşa etmek için bir pilot şehir olarak Wuhan, merkezi hükümet
tarafından onaylandı, 2019 yılı içinde 3.000 makro baz istasyonu ve 27.000
mikro baz istasyonu inşa edildi ve ardından düğmeye basıldı...
İtalyan
kaşif Guglielmo Marconi radyonun babası olarak kabul edilir. İngiliz bilimadamı
James Maxwell 1865 yılında elektronik olarak üretilen radyo dalgalarının
yayılma teorisini kurmuş ve Alman fizikçisi Heinrich Hertz, 1888 yılında
Maxwell'İn teorisini pratik olarak gerçekleştirerek bu konuda öncülük
etmişlerdir. Marconi ile birlikte 1898 yılında ilk radyo resmen doğmuş oldu.
İlk kullanımı gemiden sahile haberleşme içindi ve 1915 ile 1923 yılları
arasında yılında yüksek frekans radyo dalgaları yoğun bir şekilde test edildi...
Hemen akabinde (1918) İspanyol gribi tüm dünyaya yayıldı, 2 yıl içinde
neredeyse 50 milyon insanın ölümüne sebep oldu.
1967 yılında
Çin halk cumhuriyeti ilk hidrojen bombasını test etti.
1968 yılında
termonükleer bomba taşıyan Abd hava kuvvetlerine ait Boing B-52 bombardıman uçağı, Grönland
açıklarında düştü. Uçağın düştüğü bölgede radyoaktif sızıntı meydana geldi.
ABD Donanması'na ait USS Scorpion nükleer
denizaltısı bilinmeyen bir sebepten dolayı Azor Takımadaları açıklarında battı.
2. Dünya
savasından beri zaten kullanılmakta olan radar teknolojisi ve uydu fırlatma çalışmaları son yıllardaki en yoğun faaliyet seviyesine ulaştı ve hemen akabinde (1968) Hong Kong Gribi (H3N3 )
ortaya çıktı ve dünya çapında yaklaşık 1 milyon kişinin yaşamına mal oldu.
Washington Eyalet Üniversitesi, Biyokimya ve Temel Tıbbi Bilimler Bölümü Fahri
Profesörü Dr. Martin L. Pall: "Bir tane bile onaylanmış biyolojik güvenlik
testi olmadan, milyonlarca 5G antenini global ölçekte yerleştirmek DÜNYA TARİHİNDEKİ EN APTALCA FİKİR olacaktır."
Prof. Dr. Selim Şeker : "İnsan
vücudu, 5G ile daha önce hiç tanımadığı, hiç karşılaşmadığı türden bir
radyasyona maruz kalacak. Elektromanyetik radyasyonun canlılar üzerinde en
belirgin etkilerinin 2004 yılında yayımlanan Refleks çalışması ile ortaya
çıktığını ifade eden Şeker, bu çalışmanın sonucunda elektromanyetik radyasyonun
çocuklarda ve yetişkinlerde birbirinden farklı etkilerin görüldüğüne dikkat
çekti! ''60 yaş üzerindekilerde görülen ölümlerin sebebi''
Elektromanyetik radyasyonun kısa dönem etkileri uykusuzluk, halsizlik
olarak görülürken uzun dönem etkilerinin insanın biyolojik yapısını, hormonal
aktivitelerini ve insan genetiğini değiştirdiğini insanın DNA’sını etkileyerek
zararlarının sonraki nesillerde dahi ortaya çıkabileceğini ifade etti.
Elektromanyetik radyasyon ve insan ruhunun birer enerji olduğunu ifade eden
Prof. Dr. Selim Şeker, insanın bir günde harcadığı gücün 40 watt civarında
olduğunu belirtti. Prof. Dr. Şeker, iki enerjinin birbiri ile etkileşimi sonucu
elektromanyetik radyasyonun beyne etki ederek beynin savunma mekanizmasına
zarar verdiğini ve beynin kısımlarını girip beyinde Alzheimer, Parkinson gibi
hastalıklara neden olduğunu, standardın bin kat altındaki radyasyonların ise
nöronların ölmesine sebep olduğunu ve bunun da insan yaşamını tehlikeye
soktuğunu söyledi. Hollanda, İrlanda, Almanya, Belçika, İngiltere ve İtalya'da
bir çok şehir komitesi 5G'ye geçişi durdurdu. Brüksel Çevre Bakanlığı 5G'ye
geçişi, mevcut altyapıdan çok daha fazla radyasyon yayacagı nedeni ile
durdurdu. İsviçre’de 5G altyapısı hazır olmasına rağmen, milletvekilleri
sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle bu teknolojinin uygulanma kararını
referanduma götürmeyi teklif etti.
AB'ye ısrar ediyoruz:
1) Bağımsız bilim adamları 5G ve RF-EMF'nin (2G, 3G, 4G ve
WiFi ile birlikte 5G) neden olduğu toplam radyasyon seviyelerinin vatandaşlar
için zararlı olmayacağını garanti edene kadar 5G RF EMF genişlemesini durdurmak
için tüm makul önlemleri almak özellikle bebekler, çocuklar ve hamile kadınlar
ve çevre için.
2) Tüm AB ülkelerinin, özellikle de radyasyon güvenliği
ajanslarının, 1815 sayılı Kararı takip etmelerini ve öğretmenler ve doktorlar
da dahil olmak üzere vatandaşları RF-EMF radyasyonundan kaynaklanan sağlık
riskleri, özellikle içinde ve yakınında kablosuz iletişimin nasıl ve neden
önleneceği konusunda bilgilendirmek Örneğin, günlük bakım merkezleri, okullar,
evler, işyerleri, hastaneler ve yaşlı bakım evleri.
3) Sağlık risklerini yeniden değerlendirmek üzere, çıkar
çatışması olmayan1 bağımsız, gerçekten tarafsız EMF ve sağlık bilimcilerinin AB
görev gücünü derhal, endüstri etkisi olmadan atamak ve:
a) AB içindeki tüm kablosuz iletişim için yeni, güvenli
“maksimum toplam maruz kalma standartları” hakkında karar vermek.
b) AB vatandaşlarını etkileyen toplam ve kümülatif
maruziyeti incelemek.
c) AB'de vatandaşları, özellikle bebekleri, çocukları ve
hamile kadınları korumak için her türlü EMF ile ilgili olarak yeni AB “maksimum
toplam maruz kalma standartlarını” aşmanın nasıl önleneceğine dair reçete /
uygulama kurallarını oluşturmak.
4) Lobi kuruluşları aracılığıyla kablosuz / telekom
endüstrisinin AB yetkililerini Avrupa'daki 5G de dahil olmak üzere RF
radyasyonunun daha fazla yayılması konusunda karar vermeye ikna etmesini
önlemek.
5) Kablosuz yerine kablolu dijital telekomünikasyonun
desteklenmesi ve uygulanması.
AB'de yaşayanları RF-EMF'ye ve özellikle 5G radyasyonuna
karşı korumak için hangi önlemleri alacağınızla ilgili olarak ilk bahsedilen
iki imza sahibine en geç 31 Ekim 2017 tarihine kadar bir yanıt bekliyoruz. Bu
itiraz ve yanıtınız herkese açık olacak.
Saygıyla sunulur,
Rainer Nyberg, EdD, Profesör Emeritus (Åbo Akademi), Vasa,
Finlandiya (NRNyberg@abo.fi)
Lennart Hardell, MD, PhD, Profesör (doç) Onkoloji Bölümü,
Tıp ve Sağlık Fakültesi, Üniversite Hastanesi, Örebro, İsveç
(lennart.hardell@regionorebrolan.se)
İmzalayanları 2017 yılı sonuna kadar aşağıdaki listeye
ekleyeceğiz. İmzalayanlar ve itirazın güncellenmiş listesi daha sonra
bulunabilir.
https://youtu.be/2wJYE_KEkV8
https://youtu.be/2wJYE_KEkV8
NOT:
AB topluluğu parlementosu, Bilim adamlarının yaptığı bu önemli çağrıya hiçbir zaman yanıt vermediler ve görmezden geldiler, Bağlantısını verdiğim aşağıdaki orjinal dökümanda Tehlikenin farkına varabilmemiz için Her ülkeden imza veren bilim adamlarının isim listesini görebilirsiniz.
https://ehtrust.org/wp-content/uploads/Scientist-5G-appeal-2017.pdf?fbclid=IwAR3Uku0S_QqF7CM8p1K7ClHphsAP8Tt7WwZaNwA7SryB_f8x1Kd94Xy_Uj4
5G mikrodalganın ne yapabileceğini anlamayanlar için:
İşte 95GHz'de çalışan ve milimetre dalgaları kullanan
bir isyan silahı.
2 saniyelik bir odaklama ile cildinizi 60 dereceye kadar
ısıtacaktır, şimdi bu mobil cihazın devasa bir istasyon olduğunu ve koskoca bir şehire max kapasite ile sadece 1 dakika odaklandığını hayal edin!
(5G baz istasyonları 300 GHz de çalıştırılabilir.)
Resmen zekamızla alay ediyorlar, ispanyol gribinin mikrobu yaz sıcaklığında etkisini yitirecek demişlerdi fakat ölümler en çok yaz mevsiminde oldu, bu illetin sıcaklıkla falan ilgisi yok, ne kadar baz istasyonu varsa ''Yapıtaşlarımız'' o kadar çok mutasyona uğrayacak, bağışıklık sistemlerimiz çökecek ve hastalıklar hızla tetiklenip ölümler artacak! Size gösterdikleri herşeye inanmayın, her söylenene inanmak onlar için aptallığın ibaresidir ve zayıf gördükleri herkesi yok etmeyi kendilerine misyon edindiler.
''Ekleme'' 17 Mart 2020
''Ekleme'' 17 Mart 2020
Bu yaratıklar tüm dünyayı bir mikrodalga fırına çevirip bizleri kızartmak istiyor, düğmeye basmalarını engellemenin tek yolu ise gözlerimizi açmamız ve tehlikenin farkına varıp harekete geçmemizdir.
Bilgileri toplamamda emeği geçen
Soner Yalçın
Ender Eraydın
Nesrin Durgut
Sian Jones Myers
Ve adını sayamadığım diğerlerine çok Teşekkür ederim
Dimitrov TESLA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.